
ATLI TOMOFİL
Proje sunum videosu
Çalışma ve Sergiden Kareler
Son Fayton Ustası
Bu projede Erol Yılmaz ile birlikte çalıştık. Bu proje ile amacımız, ölmekte olan el sanatlarından biri olan fayton ustalığının kentsel dönüşüm ve kâr hırsının yıkıcı ve post modernist bir anlayışla nasıl yıkıldığını vurgulamaktır. El sanatlarını/ustalarını ve onların üretim yerleri olmakla birlikte tek geçim kaynağı olan küçük üretim atölyelerinin yok edilmelerine ilişkin karşı duruşu oluşturabilmek ve hak ettikleri değeri onlara az da olsa yansıtabilmek. Diğer yandan İstanbul’un tek ve son fayton ustası Mustafa Usta ve onun el sanatı olan fayton ustalığını görsel ve yazılı belgeye dönüştürebilmek.
Çalışmamız; 2009 yılı Nisan ayında başlayarak, yaklaşık bir yıl boyunca, Mustafa Usta’nın bir faytonu bitirmesi ve atölyesinin yıkılmasına dek sürdü. Projemizde, Mustafa Usta’dan başka, onun ustası Adalar’daki Nazmi Usta ve Yalova’da yaşayan Türkiye’deki tek ‘Fayton Sepeti Ustası’ Ali Usta ile de fotoğraf çalışması yaptık.
Çalışmamızda bizim ilk adımı atmamızı sağlayan Kadıköy Belediye’si çalışanı Vedat Keskin’e, bize destek ve katkı veren Kazım Koyuncu Kültür Merkezi Fotoğraf Atölyesi ve Kadıköy Halkevi Fotoğraf Atölyesi’nden fotoğraf sanatçısı Murat Yazar ve Tolga Subaşı’na, Enschede (Hollanda) Güzel Sanatlar Fakültesi’nden fotoğraf sanatçısı Talat Örnek’e, Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nden grafiker M.Sezer Aldağ’a, çalışmamızı sizlere ulaştırmamızı sağlayan Kadıköy Belediye Başkanı Av.Selami Öztürk’e teşekkür ederiz.


Medyada "Atlı Tomofil" sergisi haberleri için aşağıdaki her bir başlığa tıklayın
ATLI TOMOFİL PROJE YAZISI
Bu proje ile amacımız, ölmekte olan el sanatlarından biri olan faytonculuğun kentsel dönüşüm ve kâr hırsının, yıkıcı ve post modernist bir anlayışla nasıl yok olduğunu vurgulamaktır. El sanatlarını/ustalarını ve onların üretim yerleri olmakla birlikte tek geçim kaynağı olan küçük üretim atölyelerinin yok edilmelerine ilişkin karşı duruşu oluşturabilmek, hak ettikleri değeri onlara az da olsa yansıtabilmek. Diğer yandan İstanbul’un tek ve son fayton ustası Mustafa Usta ve onun el sanatı olan faytonculuğu görsel ve yazılı belgeye dönüştürebilmek.
Çalışmamız; 2009 yılı Nisan ayında başlayarak, yaklaşık bir yıl boyunca, Mustafa Usta’nın bir faytonu bitirmesi ve atölyesinin yıkılmasına dek sürdü. Projemizde, Mustafa Usta’dan başka, onun ustası Adalar’daki Nazmi Usta ve Yalova’da yaşayan Türkiye’deki tek ‘Fayton Sepeti Ustası’ Ali Usta ile de fotoğraf çalışması yaptık.
Çalışmamızda bizim ilk adımı atmamızı sağlayan Kadıköy Belediyesi çalışanı Vedat Keskin’e, bize destek ve katkı veren Kazım Koyuncu Kültür Merkezi Fotoğraf Atölyesi ve Kadıköy Halkevi Fotoğraf Atölyesi’nden fotoğraf sanatçısı Murat Yazar ve Tolga Subaşı’na, Enschede (Hollanda) Güzel Sanatlar Fakültesi’nden fotoğraf sanatçısı Talat Örnek’e, Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nden grafiker M.Sezer Aldağ’a, çalışmamızı sizlere ulaştırmamızı sağlayan Kadıköy Belediye Başkanı Av.Selami Öztürk’e teşekkür ederiz.
Tanrı’ların ve Güneş’in arabası faytonlar hâlâ koşuyor, ama ustalar tükeniyor...
Efsaneye göre fayton, adını Güneş Tanrısı Helios’un oğlu Phateon’dan almakta. Phateon, babasının her gün güneşi arkasına alarak kullandığı atlı arabayı sürerken, Tanrı Zeus tarafından yıldırım çarptırılarak öldürülür. O tarihten bu yana atlı arabaların adı Phateon olarak kalır. Halk dilinde fayton değil de payton denmesi belki de buradan gelmektedir. Yunan mitolojisinde faytonlar, tanrıların yanı sıra güneşi de her gün gökyüzüne taşırmış.
Tarihi kaynaklara göre faytonculuk, M.Ö. 2800 yıllarında Mısır’da ortaya çıkmış. M.Ö. 1800 yıllarında Asurlular dört tekerlekli atlı araba yapmışlar. 9. yüzyılda da atların dizginle idare edilme sistemine geçilmiş. Fayton ilk defa İstanbul’a Sultan Abdülmecit döneminde saray ve konak arabası olarak getirilmiş. Sultan Abdülaziz döneminde faytonlar kiralanmaya başlanmış. Günümüzde ise sadece İstanbul Adalar’da, Konya Meram’da ve bazı sahil kasabalarında kullanılmaktadır. Akhisar’da iki fayton fabrikası bulunmaktadır. Hepsi plakalı, UKOME’ye kayıtlı, dünyada amme hizmeti veren tek at arabası özelliği taşıyan İstanbul Adalar’da yaklaşık 300 fayton bulunmaktadır.
Kirkor Usta’dan Mustafa Usta’ya
“Araba vardır kız gibidir, atı üzmez;
Araba vardır vagon gibidir, düz gitmez.”
Zamanla yok olan ve bu topraklardaki farklı kültürlerin nesiller boyu bir arada yaşayarak yaşattıkları ustalıklardan birisidir “faytonculuk”. Döşemesinden fenerine, tekerleğinden güneşliğine kadar her detayı ayrı bir ustalık istiyor. Fayton imalatına yönelik İstanbul’da geriye kalan tek usta 1933 Bulgaristan doğumlu, 1935 yılında Türkiye’ye göçmüş Mustafa Serin’dir. Trajik olan sadece ustanın tek usta kalması değil; 1955 yılından beri kullandığı imalathanesinin bulunduğu arazinin Vakıflara ait olduğu için kat karşılığı inşaat firmasına verilmesi ve 2009’un sonlarında da yıkılmış olmasıdır.
Mustafa Serin’in ustası, Ermeni Kirkor Usta’nın çırağı olan Nazmi Usta’dır. Fayton iskeleti keserken sıçrayan bir demir ile gözünü kaybeden Nazmi Usta, Kadıköy’de Kirkor Usta’nın yanında fayton yapmaya başladığında henüz 12 yaşındaymış. Nazmi Usta, 33 yaşında Büyükada’da ilk atölyeyi açmış. Geçmişte, Haldun Taner Tiyatrosu’nun bulunduğu yer sebze haliymiş ve önünde at arabaları ve faytonlar iş almak için sıra beklerlermiş. Kadıköy’de ayrı bir sektör olan “faytonculuk” bir zamanlar fayton ustası Kirkor Balyozyan, Saraç İbrahim Gürgönül ve Turan Örnek, Yemci Zino ve Laki Pavlidis Kardeşler, Nalbant Nuri Usta ve Ömer Dönmez, yedek parçacı Yusuf Hepal, Çinici Quant ve Arto Kasaryan ile farklı kültürlerin bir arada yaşamasını da barındırıyormuş.
“Sepetçisi Yalova’dan, lastikçisi Konya’dan, ustası Merdivenköy’den”